10 Ocak 2020 Cuma

ay



alarmdan 2 dakika önce, ufak kedimin ıslak burnuyla uyandım. sabah 5... hava zifir karanlık... giyinip çıktım, hayatımda gördüğüm en güzel ayla karşılacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu.
ben böyle büyük, böyle sarı ve böyle güzel bir ay görmedim.
benim hayatımdaki en önemli şeyler hep dolunayda olur.

yıllar yıllar önce, toplantıdan beraber çıkıp, taksim meydanda dolmuşa yürüdüğümüzde de dolunay vardı. sonrası aynı evde, 4 eğlenceli sene...
yine yıllar önce, altınoluk'ta çok üzgün bir gece. kalpler paramparça. gökyüzünde dolunay var, masada iki kırmızı şişe şarap. sonrası ayrılık ve gözyaşı...
babamın tahlil sonuçlarını bekliyoruz, dediler "yarın çıkar", kaybetmeye hazır mıyım? tamam mı yani babamla olan ilişkim? vicdan, keşkeler, "ah"lar... yine koca bir dolunay. sonrası iyi haber, her şey temiz...
kaş'tayız, gece deniz kenarında şezlonga uzanmışız, dalga sesinden, huzurdan ve tabii ki rakından sarhoşuz. "seni seviyorum" diyor. tepede dolunay. sonrası aşk...
40 yaşında araba alıyorum, bezelye kadar ama olsun ayağımızı yerden kesse yeter. yine dolunay var. sonrası şehirlerarası yollar...
benim kızlarla sabaha kadar "diren"i yatırıyoruz masaya. çocukluk travmalarım, seçimlerimin yanlışlığı, açılan yaralarım üzerine saatler süren bir sohbet. ama ne sohbet. gökyüzünde kırmızımsı dolunay. sonrası farkındalık...
gece çok geç evin kapısı çalınıyor. biliyorum o geldi. nereden buldun fulyayı o saatte? çiçekçiyle içmişler. çiçekçi kara ve nasırlı elleriyle koca bir demet fulya yapmış buna giderken, "yengeye selam söyle" demiş. "selam üstümde kalmasın" diyip, içeri giriyor. sonrası anasonlu sevişmeler...

bu gece dolunay... gelirken fulya da aldım. buram buram güneşli kış günü kokuyor odam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder