30 Mart 2017 Perşembe

batsın bu dünya


herman hesse haklı: bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.

yani diyorum ki; hayatımız, daimi mutsuzluğa katlanmak için çok kısa... zaten aslında herhangi bir şeye "katlanmak" için kısa...
çünkü "katlanma"nın en yakın arkadaşı "pişmanlık". onun en yakın arkadaşı "keşke"... onun en yakın arkadaşı da "bu yaştan sonra olmaz ki". evet 4'ü en yakın arkadaşlar... birini tanıyınca mutlaka diğerleriyle de tanışıyorsun. ve tanıştığına hiç memnun olmuyorsun.

çocukken 40 yaşında ölünüyor zannediyordum ben. şimdi yaş 40! bok gibi hızlı geçti lanet zaman... acı çekerken bu kadar hızlı geçmez, mutluyken gözünü açıp kaparsın yıllar geçmiş....

ne oldu? kafalar karıştı tabii... tamam o zaman orhan gencabay ile bitirelim madem.
batsın bu dünya, kaderin böylesine yazıklar olsun :)

29 Mart 2017 Çarşamba

hay ben...


dünyada 8 milyar insan var, belki daha fazla!
ama ben sadece biriyle mutlu oluyorum...
şansıma sıçayım...

24 Mart 2017 Cuma

inanmak lazım!

dünyayı güzellik kurtaracak diyen şairlere inanmak lazım...
insana isminin verdiği bir güç var, inanmak lazım...
doğada pazartesi sendromu olmadığına, hep cumartesi neşesi olduğuna inanmak lazım...
aşkın insanı yerden yere vurduğuna ve göklere çıkardığına, sonra tekrar taa tepeden aşağı bıraktığına inanmak lazım...
başarısız olmaya da hakkımız olduğuna inanmak lazım...
güneşe, dostluğa ve gülümsemenin gücüne inanmak lazım...
direnmenin herkesi güzelleştirdiğine inanmak lazım...
güzelliğin pahalı kremler ve selülitsiz popolardan ibaret olmadığına inanmak lazım...
dürüstlüğün yalandan daha kolay olduğuna inanmak lazım...
teknik olarak 2'nin 1'den büyük olduğuna ama o 1'in bazen kocaman ve güçlü bir 1 olduğuna inanmak lazım...
işini sevmenin mutluluk için önemli olduğuna inanmak lazım...
sevginin iyileştirici gücüne inanmak lazım...
sporun hayatımızın bir parçası olması gerektiğine inanmak lazım...
genel geçer ahlak kurallarına karşı durmanın önemine inanmak lazım...
68 ruhuna, müziğe, düş kapanlarına ve kitaplara inanmak lazım...
çantasında kitap, hıdrellez uğur parası ya da yelpaze olan insanın iyi olduğuna inanmak lazım...
utanan insanlara inanmak lazım...
paylaştıkça çoğalacağına inanmak lazım...
vicdanın, dinden daha güçlü olduğuna inanmak lazım...
tiyatronun, doğanın ve muhabbetin beyin açtığına inanmak lazım...
bazen birini öldürmenin bile geçerli sebepleri olabileceğine inanmak lazım...
iyinin, kötünün, doğrunun ve yanlışın değişebilir ama gerçeğin değişmez olduğuna inanmak lazım...
yaptığın şeyde iyi olursan, gelip seni bulacaklarına inanmak lazım...
gelenek göreneklerin insanı muhafazakar yapmadığına inanmak lazım...
ön yargının kötü olduğuna ama 6. hissin palavra olmadığına inanmak lazım...
her şeyi de evrenin insafına bırakmanın iyi bir fikir olmadığına, emek verip çalışmanın önemine inanmak lazım...
neşeli insanların hep mutlu olmadığını bilmek ama neşenin gücüne de inanmak lazım...

bugün cuma, hava bahar, o zaman aşka inanmak lazım :)


23 Mart 2017 Perşembe

agahagahaagaahaghaghhaagaahaggahahaa



başlıktaki a, g ve h'ler bağırma sesi... yani şöyle; kimsenin beni duymayacağından emin olduğum bir yerde, yüksek kayalıklardan denize karşı, kollarımı iki yana açarak bağırıyorum aslında.

çok sarhoş olup, yaptığından sorumlu tutulmaz ya hani insan; bir de ondan olmak istiyorum. duvarsız, ayıpsız, kontrolsüz konuşmak istiyorum. bir dediğim bir dediğimi tutmak zorunda olmasın istiyorum. bir seferliğine tutarsız, hatta gurursuz olmak istiyorum. düşmekten korkmamak istiyorum ve birinin bana "düşebilirsin, düşsen de beraber kalkarız gerizekalı" demesini istiyorum.
o gurursuz ve muhtemelen çok kusmalı, ağlamalı ve gülmeli gecenin sonunda; yatağıma yattığımda ve dünya fena halde döner döner ve dönerken birinin benim üstümü örtüp "seni çok seviyorum" demesini istiyorum. bir de alka seltzer hazırlasın. ve sabah da "pis sarhoş" desin...

karada debelenen balığa benzeyen bütün aşklara ve balığı denize atmayı başaran bütün aşıklara...