29 Ekim 2009 Perşembe

hocam, beni tanıdınız mı?

salı akşamı, sosyete restoranların birinde, afili yemeğimizi ısmarladık... muhabbet ediyoruz, şaraplarımızı yudumluyoruz, gençten bir delikanlı yanaştı masaya, kibarca "hocam?" dedi... haydaa... ben? hocam? beni biriyle karıştırdığını sandım. zira 20'lerini çoktan geçmiş birine öğretmenlik yapmış olamam, zaten işim bu değil... son 15 yıldır turizmciyim...

sonra devam etti... "heybeli" dedi, "ingilizce" dedi, "ben umut, bize okulda ingilizce öğretirdiniz" dedi... aman allahım... 10 sene öncesine gittim birden... o zaman adada bir dernek kurmuştuk, adı uzun ama yaptığı işler çok güzeldi. "adalı üniversiteli ve üniversiteli mezunlar derneği". haftada bir gün toplanıyoruz, gündem maddeleri, karar defterleri, toplu yemekler, yararlı işler... yararlı işlerden biri de; okulda dersleri iyi olmayan çocuklara haftasonları takviye dersleri vermekti. tam 2 sene aralıksız her haftasonu, okula gidip ders verdik hepimiz. kimimiz ingilizce, kimimiz matematik, fizik, üniversiteye hazırlık... yaptığım en iyi işlerden biriydi... iyi ki yaptık...

işte umut da o öğrencilerimden bir tanesi.... yıllardır anneme gelir, "hocam, beni tanıdınız mı? ben bilmem kim" derler, hayatımda ilk defa bana dendi... nasıl bir gurur ve sevinç anlatamam...

bu arada televizyonumuz sizlere ömür... yeni bir televizyon almak zorunda kaldık. ama o kadar olay oldu ki az önce ulaş "müsaitseniz televizyonunuza bir hayırlı olsuna geleceğiz" dedi :) vizontele hikayesine döndük...