26 Aralık 2009 Cumartesi

iyi gelmedi...

bu yıl, yanlış kararlar, hayal kırıklıkları ve bağdat'tan dönen hesaplar yılıydı... iş değiştirme kararı, tuhaf bir şehir değiştirme hikayesi, tekrar yeni bir iş yaratma ve alışma olayı, yalnızlığımın yerini birlikte yaşama bırakması ve yuvaya dönüş... astrolojik olarak bakarsak "yıldızım düşüktü şekerim"... :)

ama tüm bunlara rağmen 2009'un bana getirdiği en harika şey "aşk"tı... değiştiren, dönüştüren, büyüten, şımartan, emek verilen, gülümseten, sürprizli aşk...

seni çok seviyorum canım... sen benim sabahları uyandığımda ilk hatırladığımsın, sesini duymadan yapamadığımsın... hediyemsin... dilerim 2010 da, geri kalan yaşamım da seninle geçsin... bu da benim yeni yıldan dileğim olsun :)

filmler filmler...





bu aralar türk filmi orgazmı yaşıyorum... 2009'un son günlerinde harika filmlere gittim. bornova bornova ve neşeli hayat'la başladım, başka dilde aşk ve vavien'le devam ettim, son olarak da acı aşk'ı gördüm... hepsini kişisel dvd arşivime de katmalı ve sıkıldıkça izlemeliyim...

bornova bornova'daki oyunculuklara ve mahalle havasına;
neşeli hayat'ın hüznüne ve ince esprilerine;
başka dilde aşk'taki mert fırat'a ve filmin söylediklerine;
vavien'deki senaryoya ve filmin sadeliğine;

bayıldım gerçekten... dilerim 2010'da daha da iyi filmler izleyelim...

17 Aralık 2009 Perşembe

tekel işçileri direniyor, faşist polis copluyor...


haberler korkunç... izlerken utanıyorum... tekel işçileri 3 gündür ankara'da direniyor, polisse evinde, özel hayatında ya da başka noktalardaki hırsını işçilerden çıkarıyor. vuruyor, kırıyor, biber gazı sıkıyor, copluyor, insanları yerde sürüklüyor, bu kış gününde suların içine atıyor, üzerine su sıkıyor...

yıllardır aramızda konuştuğumuz bir konudur; işkenceciler ya da meydanda acımasızca cop sallayan polis, evinde, ailesine karşı nasıldır? Mesela işi bitip, evine gidince oğlunun başını okşayıp, karısıyla sofrada muhabbet ediyor mudur? haftasonları kızını alıp parka gidiyor mudur? gece yatakta karısının yanağını okşayıp, gün içinde olanları anlatıyor mudur? televizyonda hulusi kentmenli filmleri izlerken gözleri nemleniyor mudur? arkadaşlarıyla sohbet ederken sıkı bir fıkra anlatıp, çevresini kahkahaya boğuyor mudur? pazar günleri ailesini alıp mangala gidiyor mudur?

ben insanın bambaşka iki karakter olabileceğine inanmıyorum. birinin mutlaka sahtekarca olduğunu düşünüyorum. gündüz hakkını arayan işçilerin kafasına copla hunharca vuracaksın, yere düşenlere tekme atacaksın, akşama da iyi baba iyi koca olup, yastığa başını huzurlu koyacaksın... bu ikiyüzlülüktür, yalandır, sahtedir...

bugünkü eylemde ağzından salyalar akıtarak, insanlara saldıran polis tam da bu nedenle insanlıktan, iyiden, güzelden nasibini almamıştır... hatta bence "insan" bile değildir...

hükümet, eczacıların sözleşmelerini iptal ediyor, demiryolu işçilerini işten çıkarmaya devam ediyor, kürt açılımını yüzüne gözüne bulaştırıyor... köşeye sıkışmış bir kedi gibi tırmıklıyor, hırlıyor...

bu açgözlü ve sığ politikacılar kalbimi sıkıştırıyor... haberlerde işçileri hayretle izleyen insanlar, az sonra behlül'ün gözyaşlarıyla üzülüyor... unutuyor, önemsemiyor, üstelik bunu da alışkanlık haline getiriyor...

ülkemde olanları dehşetle izliyorum... izlerken utanıyorum... çok utanıyorum...