19 Kasım 2019 Salı

kusurlar


sözlerimi tutmakta zorlanıyorum.
"düzenli krem sürersen, selülitlerin olmayacak" deseler, eminim bir noktada üşenir, bırakırım.
kesinlikle kötü araba kullanıyorum.
olmam gerekenden 20 kilo fazlayım. 
bazen buluşmalara gitmemek için küçük küçük yalanlar uyduruyorum.
yakın arkadaşlarımla dipsiz bir muhabettim var. gizli, saklı hiçbir şeyim yok. en mahrem sırlar bile ortada.
bazen birini aramam gerekiyor. atlıyorum, atlıyorum, atlıyorum, sonunda aramak için çok geç oluyor ve bir telefonla gönül alabilecekken, birinin kalbini kırmış oluyorum.
youtube'um tam bir çöplük. sanat sepetten, komik kedili videolara, eski boktan dizilerden, belgesellere kadar geniş bir yelpazem var.
çoğu zaman çocukların saçma ve ukala sorularına, yaşlıların sürekli saygı beklemesine, cahillerin ileri geri konuşmasına, kamu taşıtlarındaki insan kokusuna tahammül edemiyorum. 
kredi kartım ağzına kadar dolu olduğunda bile gözüm yeni ayakkabıda, ikea'da, dolgun gösteren rimelde, ciltli kitapta oluyor.
her sabah sağlıklı beslenme kararı verip, öğleye doğru vazgeçiyorum.
okunmayan kitaplarım, okunanlardan fazla olmaya başladı. 
kedilerimi taramamak için mutlaka bahane buluyorum.
babamı affetmeyi istiyorum ama yapamıyorum. 
eski sevgilim mutlu olsun istemiyorum. her aklıma geldiğinde neşesinin çalınmış olmasını diliyorum. 
geceleri araba ışıklarda dururken, dilenci yaklaşınca korkup kapıları kilitliyorum ama kilit sesini duyup üzülmesin de istiyorum.
evlenmek fikrinden uzağım ama düğünlerde ağlıyorum.
yıllar içinde uzaklaştığım ya da konuşmadığım arkadaşlarımın yokluğunu hiç hissetmiyorum. boşu boşuna hayatımda yer işgal ettiklerini düşünüyorum. 
selami şahin'in "özledim" şarkısını 10 kere üst üste dinleyebilir ve hepsinde de aynı tutkuyla eşlik edebilirim.
çatal bıçak kaşığın hangi tarafa konduğunu hala ezberleyemedim. o yüzden her masa hazırladığımda başka bir yöntemle bunu saklıyorum.
bir yerde ağlayan birini görürsem, neden ağladığını inanılmaz merak ediyorum.
tutkulu ve başarılı insanı seksi buluyorum. tipi, kim olduğu, nerede olduğu, ne konuda başarılı olduğu hiç umurumda olmuyor. tutkusu bende arzu uyandırıyor.

kusursuz olanı sevmiyorum. her şeyi düzgün olan, şaka yaparken küfürden kaçınan, sürekli doğruyu yapma eğiliminde olan insan bana samimi gelmiyor. bir kavgada haksız da olsam arkadaşlarım yanımda olsun, erkek arkadaşım benim nefret ettiğim insandan soğusun, kötü oyunun yarısında çıkarken beraber gittiğim insanlar da bana eşlik etsin, saçma sapan bir karar verdiğimde beni destekleyip, 'aferin, iyi düşünmüşsün' desinler istiyorum.

hatalar yaptım, belli ki daha çok yapacağım ama kusurlu insan çok tatlı değil mi? canım kusurlarım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder