şu iki canavarın insanı olduğum için çok ama çok mutluyum. hayatıma neşe, anaçlık, sorumluluk, sevgi ve manyaklık getirdiler.
eski sevgilimin yaptığı en iyi şey bu tipleri tutup eve getirmek sanırım. her aklıma geldiğinde kendisini öfkeyle, kedilerimi mutlulukla anıyorum.
geldiklerinde miniciktiler, özellikle viski'nin ilk bir senesinde defalarca bölünen uykumun, günlük hareketlerime yavaşlık ve salaklık getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. uykusuzluktan her şeyi bir kaç defada ancak anlayan, beyni tam randımanlı çalışmayan bir insan olmuştum. hala uyurken, ıslak burnunu benim burnuma değdirip uyandırıyor, kafa atıyor ve ayaklarımı ısırıyor. bunu öğle saatlerinde yapsa gerçekten sıkıntı yok ama rüyanın en güzel yerinde tam beyaz atlı prens beni kollarına almış ateşli bir öpücük kondururken yapınca sinirim zıplıyor.
tekila ve viski birbirinden çok farklı iki kardeş oldular zamanla. karakterlerinin tabana tabana zıt olduğunu anlamak için beraber beş dakika geçirmek yeterli.
biri chp'li emekli albay, diğeri mhp'li minibüs şöförü.
biri sakin, diğeri deli.
biri güzel, diğeri çirkin.
biri sessizlik, yalnızlık seviyor, diğeri evde insanlar olsun da onları rahatsız edeyim diye bekliyor.
biri yemeğini bir solukta yiyor, diğeri gide gele keyfini çıkara çıkara bitiriyor.
biri elektrik süpürgesinden ölesiye korkuyor, diğeri süpürgenin üstüne çıkıp evi beraber geziyor.
biri çiçek yiyor, diğeri çiçeklerin toprağını eşeleyip evi bok ediyor.
biri bağırınca odadan çıkıyor, diğeri perdeye asılıp sallanıyor, bağırsan da inmiyor.
sizi çok seviyorum canım çocuklarım...
iyi ki geldiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder