23 Nisan 2020 Perşembe

özledim, teninin kokusunu özledim...



iyi sohbet etmeyi özledim. şöyle hatırlayınca ağzının suyunu akıtan,"iyi ki şu an buradayım" dedirten sohbet.
arada güldüren, arada "bilmem, o tarafından bakmamıştım hiç" dediğin, geçmişli, gelecekli, edebiyatlı, içkili sohbet etmeyi özledim.
keyifli bir tenis maçı gibi, konuların bir orada bir burada olduğu, dinleyene müthiş zevk veren bir sohbet...

yazmayı özledim. yazmak kusmak gibi. içim sıkılıyor sıkılıyor sıkılıyor, sonra aklımdakini harflere döküyorum, kustuktan sonraki rahatlama gibi bir his oluyor, sadece midemde değil kafamda.

iyi bir kitap okumayı özledim. okurken karakterin kalbimi sıkıştırmasını... o kitabı okumuş olan biriyle 'aynı hisleri yaşadı mı acaba' diye konuşmayı özledim. bir kitaba kendimi kaptırmayı, yazarıyla ilgili internette bakınmayı... başka kitabı var mı diye araştırmayı... başka yazılarına göz atmayı...

dalga sesini, deniz kenarında soğuk bir şeyler içmeyi, sevgiliyle elele dolaşmayı, gece birbirimizin içinde kaybolmayı, sabah beraber uyanıp günü planlamayı özledim.
adada denizatı'nın ön masasında aval aval bakınmayı, gelen geçene hikaye yazmayı özledim.

daha az kaygılı olduğum ve umut dolu olan kendimi özledim. gelecek için kaygılanmaktan bugünü kaçıyoruz hep. anı yaşamayı özledim...
ve arabada bağır çağır selami şahin'den şarkı söylemeyi :) özledim, teninin kokusunu özledim, özledim, sohbetini, o sesini özledim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder