5 Eylül 2009 Cumartesi

sırf bu özgürlüğümüz olabilsin diye...

ıvır zıvırı bol, 36 bedenden 42 bedene kadar kıyafeti olan, hiç yoksa 40 çift ayakkabısı olan, yemek yapmadığı halde bütün mutfak eşyaları tam olan benim gibi biri için bunların tümünden ve evinden vazgeçmek kolay mı? evet çok kolay... çünkü önemli olan tek şey mutlu olmam... mutluluğum da bu 3 parça eşyaya bağlı değil... o nedenle de evimi, içindekilerle beraber burada, ordu'da bırakıyorum... hem de içim hiç cız etmeden... kendi boyadığım taburemden, annemin diktiği perdelere kadar, özel yaptırdığım koltuğumdan, kütüphaneme kadar herşeyimi...

artık bambaşka bir hayata geçiyorum, az eşyalı ve daha rahat hareket edebileceğim bir hayata... sadece gerekli olanlarla yaşamayı öğrenmek istiyorum... bir gün geldiğinde ve "hadi gidip, izlanda'da yaşayalım" dediğinde koşarak ve arkama bakmadan gidebilmeliyim... bir evi ev yapan benim çünkü... ve tekrar bir evi, kendime benzetebilirim :) süsleyip, yaşanılır kılabilirim...

kalan eşyalarım, depoda bir süreliğine uykuda olacak ama yeni hayatım için kalbim küt küt atıyor... bana istanbul'da ev çok, malum büyüdüğümüz yer :) bunca zaman "poşet poşet, ordan oraya yaşam" a karşı olan benim gibi biri için fazlaca değişik bir şekil olacak... ama eşyaya bağlanmamak gerek şu hayatta... hem de sırf sevdiğimiz başka bir noktada yepyeni bir hayata başlayabilmek için... sırf bu özgürlüğümüz olabilsin diye...

4 yorum:

  1. Biliyorsun ki sana ev çok. HAREM'de dayalı döşeli dairen seni bekliyor. Üstelik deniz manzarası da işin cabası:))

    YanıtlaSil
  2. Adsız olarak çıkıyor ama yazan benim. Yani İKO:))

    YanıtlaSil
  3. Diren hanim ordudan gidişiniz bizi cok uzdu ama senin adına sevindik boyle insanlarla calısmaktansa gitmek en hayırlısı oldu darısı basımıza kendine cok iyi bak sevgiler hosca KAL

    YanıtlaSil
  4. O zaman bu kararı verdiğin günü "yeniden doğduğun" gün olarak kutlayalım.
    Kararını yürekten destekliyorum.

    Sevgiler,

    YanıtlaSil