11 Mayıs 2009 Pazartesi

ordu'nun dereleri yukarı mı akar? ve birkaç dosta selam sevgi...


bu hikayeye başlamadan önce pek çok kez yazdım, sildim cümleleri... nasıl anlatacağımı bilemedim bir türlü... son istanbul günlerimden, nakliye sürecinden ve ordu'daki ilk günlerimden oluşan bir dizi hazırladım en sonunda...

ben evimde çok misafirperver bir hatun değilim. gelenler çaylarını, sıcak soğuk istediklerini, çoğu zaman yemeklerini kendi hazırlarlar... buna da alışıklar, kızmıyorlar artık bana... ya tok gelip bana iş çıkarmıyorlar ya da kendileri hazırlamaya razı olarak giriyorlar balkonun kapısından... bir baktım son hafta elinde içkisi, sigarası ve atıştırmalıklarıyla pek çok dost yüz geldi balkondan... bana "hoşçakal" demeye... bana destek vermeye, "arkandayız diren" demeye... kalbim sıkıştığında arayıp konuşabileceğimi söylemeye... beni güldürüp neşelendirmeye, anılardan konuşmaya geldiler... hepsinin yüreğine sağlık... iyi ki varlar...

son güne kadar eşyalarımı toplayamadım ben... ayrılamadım hiç birinden... kutulara tıkamadım onları... gelmelerine 2-3 saat vardı, tuğçe ve tolay'ın binbir zorlukla getirdiği kutuları bantladım, kıyafetlerimi ve kırılacaklarımı topladım... sonra 5 tanımadığım adam girdi güzelim evime, çamurlu ayakkabılarıyla halılarıma basarak hoyratça kitaplarımı, dvdlerimi, yatağımı, dolabımı, makinalarımı topladılar... yabancı battaniyelere ve naylonlara sardılar... kamyona yükleyip yola çıktılar... ev bomboş kaldı... benden, iko'dan, yaşananlardan hiç bir parça kalmadı, duvardaki deliklerden başka...
o geceyi otelde geçirdik... soğuk bir otel odasıydı ama istanbul'daydı... yanımda sevdiğim adam vardı... bana ait bir ev olmadan geçirdiğim son istanbul gecesinde, huzursuzca uyudum. yeni hayatım nasıl olacak? işin altından kalkabilecek miyim? yeni şehre alışabilecek miyim? dostlarımdan uzaklaştığım için beni unutacaklar mı? yeni kariyer planı doğru işleyecek mi? istediklerimi yapmayı başarabilecek miyim? özlem nasıl bir duygu? burnumun direği sızladığında ne yapacağım? sevdiğim insanı yanımda götürebilir miyim acaba?

ama biliyorum artık... su akar yolunu bulur...

evimi taşıdım, boyattım, yerleştirdim, temizledim, süsledim, "diren'in evi" haline getirdim... canım annem herşeyin ucundan tuttu... o olmasa ne yapardım bilmiyorum... tek başıma yaşamaya hala hazır değilim belli oldu :) çıktım dışarı, eksikleri aldım, büyük caddelerde neler olup bittiğine baktım, dükkanları tanıdım, kafelerde oturdum, kuaförlerini denedim, insanlarla yemek yedim, konuştum... otelimin inşaatına gittim hergün, tek tek her tarafını gördüm, ezberledim, hayal ettim bittiği günleri...

yemyeşil ve güzel bir şehir ordu... ben ona hazırlanırken, o da bana hazırlansa iyi olur :) acayip fikirlerim var...

ben gelmeden gülen yüzleriyle yanımda olan dostlara teşekkürü bir borç bilirim :

hakanım, sevgilim, birtanem, gözümün nuru, kıymetlim... en zoru seni burda bırakmak... en zoru...

ececim, iyi ki dubai'den gelişine denk geldi de seninle başbaşa vakit geçirebildik... alışveriş kurdum benim... canım kardeşim...

selinim, rüzgar prensesimi göremedim ama iyi ki seninle görüşebildik... ne umduk, ne bulduk ama olsun benim kalbim hep seninle...

tuğçe & tolay, yerim ben sizi... tolaycım, votka süperdi, ellerine sağlık...

gizoşum, sen birtanesin... gülen yüzüne hastayım...

semiş & gönül, bize bayılıyorum... her şeyi konuşmamıza, herşeye gülebilmemize, hareketli anlatımlarımıza bayılıyorum :)

ikom, sana söyleyecek çok şeyim var... evimin direği, yemeklerin kraliçesi, derdimin ortağı... sensiz ev çok sessiz, diziler çok tatsız :))

şebocum, seni ordu'ya gelmiş, hamakta, kitap okuyup dertlerini istanbul'da bırakmışken hayal ediyorum... beni haksız çıkarma lütfen :)

saaaadet, küçük kadın... canı sıkıldığında bile sesi düzgün çıkan, olumlu ve güçlü kadın... bak ikimizin de yepyeni bir hayatı var artık :))

ali abi, tarkan'ın ali abisi... yazdıkların için teşekkür ederim ve tanışmayı çok isterim... belki bir gün ordu'ya yolun düşer???

canım babam, dayım, yengem, anneannem, dedem... nasıl kurşun döktük giderken... görseler inanmazlardı yemin ederim...

tuna, özlem, esra, şule abla, lalehan, songül, ahmet, banu, cuma, hilal, engin, argun bey, gökalp bey, fikret bey, can, cemile, gülden, semra, senem, tarkan, toş, bora, burçin, eda, gökhan, okhan... yazın, telefon açın, habersiz bırakmayın beni...

ordu güzeli,
diren

1 yorum:

  1. Sen gidince sanki İstanbul daha bi sessiz oldu. Sessiz dedimse huzurlu bir sessizlik değil. Neşeli cıvıltıları biraz daha eksik demek istedim. Güzel gülüşünü özledim hemencecik.

    Seni seviyorum

    YanıtlaSil