bizde "ilk olana" övgü bitmez. ilk aşk, ilk araba, ilk iş, ilk gece, ilk eş vs... ilk aşkımız çok muhtemelen en salak olduğumuz zamanlar olmasına rağmen, üzerine ne derin ne acılı aşklar yaşamış olmamıza rağmen ille de hatırlanır. ilk gecemiz, müthiş acemice geçmiş olmasına rağmen ille de ilk seks deneyimi olduğu için hafızalarda en şık yerde kendine bir koltuk bulur.
misal masallardaki cadılar hep kralın ikinci karısı. ilk karısı, o güzel ve iyi niyetli müthiş kadın mutlaka ölmüş olur ve masala adını veren baş kahraman ikinci ve kötü üvey annenin insafına kalır. mal kral da bir türlü bu paragöz, pis kadının yaptıklarını görmez. artık nasıl gözü boyandıysa...
masallarda bilinçaltına şu yazılıyor kanımca: bak ufaklık, eğer kadınsan, kıymetli ilk deneyimini kocanla yaşa ve ondan asla boşanma. eğer erkeksen ilk eşinden asla boşanma, ikinci hatun paranı yer ve çocuklarına kötü davranır.
halbuki cadı dediğin bin bir türlü özelliğe sahiptir:
bir kere zekidir. kendi arabası ya da masallara göre süpürgesi vardır, üstelik uçabillir.
kendi çocuklarını korumak için deli gibi çabalar, hakkını arar.
moda konusunda farklı ve kendine has bir tarzı vardır.
şeytanla ya da benzeri kötülerle arası iyidir (çünkü network her şey!).
iksir, şifa, aromaterapi gibi şeylerden çok iyi anlar, her derde deva ilaçlar yapar.
kimse onu sevmese de bunu önemsemez ve hayatına devam eder yani kendine yeter ve kendine güvenir.
din iman bilmez ki bu da onu ateist yapar, dolayısıyla dünyayı dini açıdan değil, bilimle anlamaya çalışır.
ne ejderha ne karanlık ne de savaşmaktan korkar, cesurdur.
sayıca azdır, bu da onu kıymetli yapar.
ezcümle; cadıların bu güzelim yeteneklerini göremeyen aptal erkeklere sevgiyle...
Bazı krallar hem aptal hem korkak. Cadının yapabileceği bir çok şeyden korkup ama aynı zamanda merak edip o mutlu olmadıkları kraliçeden , ve dışarıdan saray ama aslında hapis olan evinden, etrafındaki bir sürü soytarıya rağmen yalnızlıktan vazgeçemeyen ama aslında cadıyı çok seven ve fakat bu sevgi için bir şey yapmayan yada yapamayan bir zavallı olacak. ister korkak ister ezik ister aptal diyin; o kral cadıyı bence hep sevecek ve evet belki de cadıya geri dönüp " hadi bana gene sihirlerini yap " dediğinde cadı o'na " senin için artık sihirim kalmadı " diyecek. Ve o kral maalesef asıl sevgiyi , kaybettiği zaman öğrenecek ; tıpkı ölüm döşeğinde yaşamayı sevmeye başlayan , intihar eden depresif biri gibi.
YanıtlaSilZaman geriye doğru işlemiyor , ama bazı insanlar kaybettiklerini anımsayıp , keşkelerden görünmez bir balonun içinde mazoşist bir şekilde yuvarlanmaya devam ediyorlar. Çünkü onlara öğretilen, dikta edilen veya geçmişten gelen öğrenilmiş çaresizlik bunu gerektiriyor. Ve adeta bir zavallı gibi, bütün kararlarını bu doğrultuda verip, kaybedenler kulübüne isimlerini en üstten yazdırıyorlar.
Yaşasın sihirini kaybetmeyen cadılar!
Kahrolsun korkak krallar!
cadılar, direnen krallara aşık olurlar... cesaretin, kural yıkmanın, çizginin dışına çıkmanın cazibesi başkadır! hayat, cesur krallar ve neşeli cadılarla daha güzeldir...
YanıtlaSil