26 Mayıs 2020 Salı

bırakın sıkılsınlar

people make mistakes,
that's why they put rubbers
on the ends of pencils

fleabag

sinop ayancık'tayız, evimiz 3. katta. yaşım 5 midir nedir, camın önüne dayanan birkaç katlı ahşap bir oyuncaklığım var, böyle bebek mavisi, onun en üstüne oturup, açık camdan aşağı hasır sepet sarkıtıyorum. içinde çeşit çeşit oyuncaklar var, sokaktaki çocuklar oynuyor, ben izliyorum, sonra geri koyuyorlar sepete, ben yukarı çekiyorum. hafızam beni yanıltmıyorsa annem arada mutfaktan gelip, bana bakıyor, düşmüş müyüm diye, o kadar.
bazı akşamlar misafirliğe gidiyoruz, annemlerin konuştuğu en ufak bir konuyu bile hatırlamıyorum. çünkü o odada değilim. belki tek belki birkaç çocuk, büyüklerin olmadığı bir odada, kendi kendimize eğleniyoruz. arada gelip bize meyve veriyorlar. gece geç saatlere kadar annemleri hiç görmüyorum, odada uyuyakalıyoruz, sabah kendi yatağımda uyanıyorum. belli ki kucakta taşınmışım eve kadar.
annemler adada kahvede takılıyor, bazen kanasta bazen okey oynuyorlar. yaşım 7 - 8. üst parka gitmem yasak ama sahildeyim, arada yanlarına uğrayıp su içiyorum, sonra tekrar oyuna.
annemler ethem'in oraya gidiyor, yemeğe... kalabalıklar, var bir 15 kişi falan. muhabbet, içki, müzik... biz çocuklar ormandayız, uzakta bir sofrada yemek yemişiz, sonra da oyuna dalmışız.

annemle babamın bana oyun kurduğunu, oyunlarıma dahil olduğunu, beni eğlendirmek için taklalar attığını bilmem ben. "sıkıldım" desem, (demem de desem) "bir şey olmaz, oyna devam" derlerdi heralde.

annemle babam yetişkin şeylerle uğraşırken, ben eriğe daldım, incir ağacından düştüm, karıncaların yuvalarını takip ettim, çomak soktum, tırtıl, kedi, kirpi, köpek, tosbağa sevdim. enseme kocaman çekirge kondu, çığlık kıyamet attım üstümden. saklambaç, yakan top, isim - şehir, lastik oynadım, ip atladım. at kestanesi savaşı yaptım, orgla 'daha dün annemizin'in müziğini çıkardım. kaldırımda oturup, saatlerce kitap okudum, ders yaptım, resim çizdim.
balkonda halı yıkadım, iskambil kağıdından fal baktım, bebeklerime elbise yaptım. tabureyi ters çevirdim, bebek arabası yaptım, manav tezgahı yaptım. 5 taş oynadım, çember çevirdim. bisiklete bindim, yokuş aşağı ellerimi bırakıp indim. renkli tellerden bilezikler yaptım, onları konuya komşuya sattım. karda poşetle, tepsiyle kaydım. patenle defalarca düştüm, bisikletin zinciri yüzlerce kez çıktı, ısırgan otunda yuvarlandım, kaşıntıdan yara oldum, tüf tüf kaç kere yüzüme geldi, dizlerim hiç iyileşmedi. istop, don ateş, yerden yüksek oynarken hakkımı yediler, ağlaya bağıra aldım.
gece mezarlığa girdim, deli pedro'nun evine girdim, hayalet hikayeleri uydurdum. santraldeki devasa kablolara tırmandım. muhakkar amca'nın zilini çalıp kaçtım, evlerin içine yumurta atıp kaçtım, camideki cemaatin ayakkabılarını saklayıp kaçtım.
eski top sahasında prensesin tacını aradım saatlerce. okuma yazma bilmeden gırgır'ı, fırt'ı, dayımın mister no'larını ve hayat ansiklopedisinin fotoğraflarını ezberledim.
sahildeki banka oturup, üstüne adımı kazıdım, geçen gemileri saydım, vapurdan inenlerin kıyafetlerini süzdüm, su gemisini bekledim. kafamda filmler yazdım, oynadım, yönettim. kaset koyup, kan ter içinde kalıncaya kadar şarkıcılık ve dansçılık oynadım. hayalimde ödüller aldım, alkışlandım, evlendim, çocuklarım oldu, kocamla yabancı yerlere tatile gittik. uçurtma yaptım, grapon kağıdından kedi merdiveni yaptım.

sonra büyüdüm...
karantinada evde yalnız sıkılmıyor musun? diye soranlara; tek başına sıkılmamak çocukluktan miras bana...

anneme...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder