11 Ekim 2021 Pazartesi

sanat iyileştirir





 




bu haftasonu, tam da taşınmadan hemen önce sanat doldurdum ciğerlerime... o kadar iyi geldi ki... istanbul'da yaşadığımı hissettim tekrar. harala güreleden unutuyorum bazen şehrin güzelliklerini...

kafam hiç olmadığı kadar kazan. başı kesilmiş tavuk gibi oradan oraya koşuyorum. her işim yarım, her işim eksik. yapılacaklar listem çok kabarık ama zamanım o kadar az ki günün sonunda liste bana ben listeye boş boş bakıyoruz. hiç bir maddeye tik atamadan günü bitirip, cenin şeklinde koltukta 560 bin defa izlediğim diziyi tekrar izlerken buluyorum kendimi. garip bir gerginliğim ve hassasiyetim var. dokunsalar ağlayacağım, dokunsalar öfke krizine gireceğim. 

kimsenin kendini iyi hissetmediği bu günlerde biraz yaratıcılık, güzellik, nefis bir kaç kitap cümlesi, iyi bir yazı, harika film, sevgiliden gelen gülümseten mesaj o kadar iyi geliyor ki... 

belli ki kimseden hayır yok, kendi kendimizi iyi edeceğiz. hadi toplanın, kendimize iyi davranıp, gönlümüzü alacağız...

not: eserler 2021 contemporary art ve 212 photography istanbul'dan...

17 Mayıs 2021 Pazartesi

insan ne ile yaşar?


tolstoy’un "insan ne ile yaşar" adlı kitabında, çiftçi pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. sıradan kendi halinde bir çiftçi olan pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. 

gerçekten de reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. pahom’a “sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “yoksa bütün hakkını kaybedersin.” 
pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. koşar, koşar, ama kesilir takâti. halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

reis olanları izlemektedir. çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. adamlarına bir mezar kazdırır. pahom’u bu mezara gömerler. reis pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “bir insana işte bu kadar toprak yeter!” 
mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük...

- alıntı -