31 Temmuz 2014 Perşembe

komşunun denizi


(rodos, agathi plajı)

bayramı adada geçirdim ve adanın "istanbullu"ların istilasına uğramasını izledim 2 gün boyunca. mülteci taşır gibi gidip gelen motorları izledim. sahilde pet şişelerini yere fütursuzca atan kalabalıkları, peçeteyle çocuğunun ağzını silen ve kimseye göstermeden yere atan anneleri, kola tenekelerini futbol topu yapıp, sonra da onu sokakta bırakan babaları, kedilere tekme atan abileri, mısır koçanını oturduğu banka kenarına bırakan ablaları izledim. yere tüküren sonra da ayağıyla ezenleri, algida dondurmanın ambalajını denize atıp arkasından batıyor mu batmıyor mu diye bakanları izledim. yine utandım, yine sinirlendim, yine üzüldüm...

biz çocuk eğitme işini kıvıramadık milletçe. çünkü denize karpuz kabuğu atan adamın oğlu, büyük bir olasılıkla sigarasını fırlatacak vapurdan seneye. bunda bir yanlış görmeyecek. bu çevre bilinci konusunda geri dönülmez bir yoldayız gibi geliyor bana. bu gidişle bütün denizleri bataklık yapıp, bütün dereleri kurutup, bütün parkları avm yapıp, boş her alana da apartman dikeceğiz. başka türlü rahat etmeyeceğiz.

bayramdan önce de komşunun adasındaydım. rodos'a gittim. denizi, yemeği, insanı, koruduğu tarihi mirası ile gözlerimi kamaştırdı. "iyi ki bizde kalmamış bu adalar, yoksa anasını ağlatırdık buraların" demekten kendimi alamadım. sürekli kafamda karşılaştırmalar yaptım ve her dersten sınıfta kaldık ülkece.

rodos, bizim topraklara sadece 1 saat uzaklıkta, marmaris'in tam karşısı... ama kafaca bizden 50 yıl kadar ileride.