3 Aralık 2015 Perşembe

marifet



bak dostum, ben hikayesini anlatan herkese inanırım. yatakta sarılırken verilen sözlere inanırım. yüzünü boynuna gömüp, koklayarak uyumalara, gece uyanıp öpmelere inanırım. bir koltuğa sıkışıp televizyon izlemeye inanırım. büyük pırlanta yüzüklere, havuzlu villalara, pahalı arabalara inanmam. sabah fırına gidilip simit alınmış mı ona bakarım. gelirken bakkaldan kabuklu fıstık, nutella, su ve çok tahıllı ekmek alınmış mı ona bakarım.

yürüdüğüm yollar dümdüz değildi hiç, hep tümsek, çukur ve zorluklarla boğuştum. hiç düşmedim mi sanıyorsun? düştüm, yara bere içinde dizlerim. ama hep kalktım.

yolda giderken hep iyi insanlarla mı karşılaştım sanıyorsun? hayır. ama dersimi alıp, yanından yürüyüp geçtim.

acı görmedim, ölüm görmedim, yoksulluk, yoksunluk görmedim mi sanıyorsun? gördüm. ama altında ezilmedim. yaşam devam ediyordu, ben de ettim.

hastalık geçirmedim, yataklara düşmedim mi sanıyorsun? en nadir hastalıkları seçtim ki zor teşhis edilsin. ama iyileştim.

aşık olmadım, yere çakılmadım, kalbim kırılmadı, sevmedim mi sanıyorsun? gökyüzüne çıktım be kanatlarımla, sen ne diyorsun? o aynı kanatlarla yere bir inişim vardı, yemin ederim filmlere konu olur. sevmek de neymiş, kalbimi avuçlarına bıraktım. bıraktım ama o kalbi nasıl ezip, tekmelediklerini de gördüm kendi gözlerimle. peki vaz mı geçeyim şimdi aşktan, sevdadan? geçmem...

sen yüzümdeki çizgileri, hep hüzünden mi sandın? hayır değil, gülmekten onlar.

marifet; sorunsuz, suya sabuna dokunmayan, kalbin kadar temiz(!) bir hayat yaşamakta değil dostum. marifet, seni savuran ve dahi yerden yere vuran rüzgara karşı ayakta durabilmekte... marifet; rüzgarda düşüp kafayı gözü de yarsan, ağzına burnuna toz toprak da girse direnmekte...

marifet; 90 dakika boyunca ağlarına hiç şut çekilmeyen kaleci olmakta değil, gelen topu kurtaran kaleci olmakta...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder